F1'de sezon genelde Avrupa'ya adım atılana kadar başlamaz denir, çünkü takımlar Avrupa'daki merkezden uzak olan yarışlara ekipmanları haftalar öncesinden yolluyorlar ve bu süreç sırasında yaşanan yeni gelişmeleri tam anlamıyla araçlar üzerinde uygulayamıyorlar.
Yazıya böyle başladım, çünkü Bahreyn Gp - 2010, beklenenin çok altında hatta pek çoklarına göre son sezonların en sıkıcı yarışı olarak geçti. Yarışın ilk turunda atılan 1-2 spin, bir ara Mclaren'lerin Mercedes'lerin vites kutularına kadar yaklaşmaları ama geçicek hamle yapmaya bile çalışmamaları ve yarışın hayal kırıklığı olan RedBull'un eksozu dışında hiçbirşey yoktu.
Yarışın 2/3'ünü elini kolunu sallaya sallaya lider götüren RedBull'dan Vettel'in birden mekanik arıza yaşaması ve güç kaybetmesi sonucu koparttığı yarışı vermesi günün tek kayda değer olayıydı. Yarış içerisinde Vettel'in pit ekibiyle yaptığı telsiz görüşmesi ise gözyaşartıcak cinstendi:
Sebastian Vettel: please, please , say me can we fix that?
Pit Ekibi: negative, negative.... it's mechanical, sorry.
Eksoz'da yaşanan arıza nedeniyle motor içerisinde ki kirli gazların artmasıyla oluşan güç kaybı Vettel'e, tam 3 sıraya mal oldu ve Vettel yarışı ancak 4. sırada tamamlayabildi. Böylece yarışın başından beri Vettel'i makul bir seviyeden takip eden Ferrarilerde sezonun ilk yarışında doubleye koşmuş oldu. Alonso'da, Ferrarideki ilk yarışını kazanarak hem eski günlerine dönüş yaptı hemde adını tarih kitaplarına yazdırmış oldu.
Araçların ekstradan 160kg ile kalkmaları nedeniyle, dingil mesefesinin uzaması ve araçların arkalarının ağırlaşması sebebiyle, pilotların pek çok virajda (özellikle yarışın ilk bölümlerinde) oversteerdan kaçınmak adına virajları daha dikkatli aldıklarını gördük.
Ferrariler ve Vettel yarış boyunca gerçekten çok hızlılardı, benzin yükünün azalmasıyla birlikte Mclaren'lerinde onlara uyum sağlayabildikleri gözlemlendi, Mercedeslerde iyi bir yolda olduklarını kanıtladılar. Sezon Avrupaya taşındığında, eğer takımlardan biri taşları yanlış oynamazsa, birbirine denk hızlarda 4 takım görebilirz. Benzin kullanımını minimuma çektik diğer takımlardan daha az benzin kullanıyoruz bu sayede de ağırlıktan kazanç sağlıyacaz diyen Renault'un da benzin tüketimini kısarken, motor gücünüde kıstığına şahit olmuş olduk.
Araçların benzin yükü azaldıkça araçlar çok daha hızlanıcak, böylece yarışın sonları mükemmel geçicek tezine karşı olarakta bu yarışta şu yüzümüze vurulmuş oldu ki; araçların depoları tamamen doluyken motor gücü vb koşullardan kaynaklı farklar o kadar önem kazanıyor ki, tüm araçların hız kazandığı son turlar bu açığı kapatmak için yetmiycek gibi duruyor.
Yarış Sonu Klasmanı:
1 Fernando Alonso Ferrari 1:39:20.396
2 Felipe Massa Ferrari + 16.099
3 Lewis Hamilton McLaren + 23.182
4 Sebastian Vettel Red Bull + 38.799
5 Nico Rosberg Mercedes GP + 40.213
6 Michael Schumacher Mercedes GP + 44.163
7 Jenson Button McLaren + 45.280
8 Mark Webber Red Bull + 46.360
9 Vitantonio Liuzzi Force India + 53.008
10 Rubens Barrichello Williams + 1:02.489
11 Robert Kubica Renault + 1:09.093
12 Adrian Sutil Force India + 1:22.958
13 Jaime Alguersuari Toro Rosso + 1:32.656
14 Nico Hülkenberg Williams
15 Heikki Kovalainen Lotus
16 Jarno Trulli Lotus
17 Sebastien Buemi Toro Rosso
18 Pedro de la Rosa Sauber
19 Bruno Senna HRT
20 Timo Glock Virgin
21 Kamui Kobayashi Sauber
22 Vitaly Petrov Renault
23 Lucas Di Grassi Virgin
24 Karun Chandhok HRT
Michael Schumacher bu sene bu arabayla neler yapabilir?
YanıtlaSilBrawn'ı satın aldıktan sonra Mercedes oraya çok büyük yatırımlar yaptı ve arabayı bu sene için en iyi şekle getirdiler. Fakat yazının başında da belirttiğim gibi Avrupa'ya kadar pek geliştirme olmuyacak ve ilk yarışa göre yorumlarsak Schumi ilk yarışlarda genelde 4-7 arası pozisyonlarda takılır, eğer Mercedes elindeki kaynakları düzgün kullanırsa, sezonun 2. yarısında podyum görmeye başlar.
YanıtlaSilFakat bence sezon sonunda Micheal'i ancak 5.-6. konumda görebiliriz gibime geliyor.