28 Şubat 2011 Pazartesi

Guiza Milli Takımı (!)

Süper Lig'de Efsane Futbolculardan Teknik Direktörlüğe

Süper Lig'de daha önce böyle bir tablo oluştu mu bilmiyorum fakat Beşiktaş haricindeki, sezona şampiyonluk hedefiyle başlayan takımların yanı sıra pek çok anadolu takımın da başında zamanında top koşturdukları takımlarda efsaneler arasında girmiş isimler teknik direktörlük yapıyor. Son zamanlarda ki iyi futbolcudan iyi iteknik direktör olur mu soruları da gündemdeyken, Süper Lig'deki dönemine damga vurmuş veya takımına kupa kazandırmış ve şu an Süper Lig'de görev alan teknik direktörlere bir göz atalım.



Fenerbahçe: Fenerbahçe formasıyla yaşadığı 3 gol krallığı ve 2 şampiyonluk bulunan Aykut Kocaman, 2009 yılında sportif direktör olarak geldiği eski klübünde bu sezon teknik direktörlük koltuğuna oturdu. Fenerbahçe'nin efsanelerinden gösterilen ve sarı-lacivert formayı giydiği 8 yılda 140 gol atma başarısı gösteren Kocaman, bu sezon aynı başarıları teknik direktör olarak sergilemeye çalışıyor.







Trabzonspor: Şenol Güneş, Trabzonspor'un en büyük efsanelerinden biridir. 15 yıl koruduğu bordo-mavli takımın kalesinde; 6 lig şampiyonluğu, 3 Türkiye Kupası'nın yanında pek çok başka kupalarda kazanmıştır. Ayrıca 1.112dk gol yememe ve bir sezonda en az gol yeme (6) rekorlarınında sahibi olan Şenol Güneş, kelimenin tam manasıyla Trabzonspor tarihine damga vurmuş bir isimdir.






Bursaspor: Süper Lig'de devrimi gerçekleştiren Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş'ın efsane futbolcularındandır. 6 sezon boyunca terlettiği siyah-beyaz forma ile 103 gol atmış; 1 lig, 1 Türkiye Kupası'nın yanı sıra daha pek çok kupa kazanmıştır.







Kayserispor: Oynattığı futbol ile herkesin beyenisini kazanan Şota Arveladze; 4 sezon giydiği Trabzonspor forması ile 1 kez gol krallığı ünvanı kazana Şota, bordo-mavili klübün gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncusu olarak gösterilmektedir.






Eskişehirspor: 3 sezon oynadığı Fenerbahçe'de 1 kez gol kralı olan ve 1 lig şampiyonluğu kazanan Bülent Uygun, sarı-lacivertli klübün gol kralları arasında yerini almıştır.









Galatasaray: Galatasaray'da oynadığı 5 sezon içinde; 4 lig şampiyonluğu, 2 Türkiye Kupası, 1 UEFA Kupası ve 1 Süper Kupa kazanan Karpatların Maradonası Hagi, Galatasaray tarihinin en büyük efsanelerinden biri. Sarı-kırmızılı klübün Metin Oktay'dan sonra en büyük efsanesi olarak gösterilen Hagi, oynadığı dönemde elde edilen başarıların baş mimarıdır.













Antalyaspor: Mehmet Özdilek, nam-ı diğer Şifo Mehmet, Beşiktaş formasını tam 13 yıl boyunca terletti bu süre içinde de; 4 şampiyonluk ve 4 Türkiye Kupasının yanı sıra daha pek çok kupanın kazanılmasında da emeği geçti. Şifo Mehmet ayrıca Rıza Çalımbay'ın ardından siyah-beyaz formayı en uzun süre giren ikinci isim olma ünvanının da sahibi.







MKE Ankaragücü: (Ankaragücü Ümit Özat'ın teknik direktörlüğüne bu hafta içi son verdi) 6 sezon giydiği Fenerbahçe formasıyla takım kaptanlığına kadar yükselen ve 100. yıldaki şampiyonlukta dahil olmak üzere kaptan olarak 3 şampiyonluk yaşayarak Ümit Özat,Fenerbahçe'nin efsane kaptanları arasına adını yazdırdı.








Sivasspor: Rıza Çalımbay, Beşiktaş altyapısında futbol hayatına başlamış ve başka hiçbir takımda forma giymeden 16 sezon Beşiktaş'ta forma giydikten sonra futbolu bırakmıştır. Bu süre zarfında; 6 lig şampiyonluğu ve 3 Türkiye Kupasının yanı sıra daha pek çok kupa kazanmıştır. Yıllarca kaptanlık yaptığı Beşiktaş'ta 602 maça çıkarak, klüp tarihinin en fazla forma giyen futbolcusu olma ünvanını da kazanarak, adını siyah-beyazlı klübün efsaneleri arasına yazdırmıştır.






Bucaspor: Samet Aybaba, Beşiktaş formasını 11 sezon boyunca giymiş ve uzunca sürede kaptanlık yapmıştır. Bu süre zarfında 2 lig şampiyonluğu ve pek çok kupayı takımına kazandıran Aybaba, adını Beşiktaş efsaneleri arasına yazdırmıştır.











Konyaspor: (Ziya Doğan 2 hafta önce istifa etti) Ziya Doğan, Beşiktaş formasını 9 sezon boyunca terletmiş ve adını efsaneler arasına yazdırmıştır. Bu süre zarfında 2 şampiyonluk yaşayan Ziya Doğan, bu 2 şampiyonluğu da takımına kritik maçlarda attığı kritik gollerle kazandırarak, taraftarın sevgilisi haline gelmiştir.







*** Futbol kariyeri bakımından efsane olmasa da, Ziya Doğan sonrası Konyaspor'un başına geçen Yılmaz Vural, Süper Lig'de 3 büyükler dışındaki neredeyse tüm klüpleri çalıştırmış bir teknik direktör olarak Süper Lig tarihine damga vurmuş isimler arasında gelmektedir.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Fenerbahçe- Beşiktaş Derbi Analizi


Kadrolara bakacak olursak;
Fenerbahçe, haftalardır istikrarı ve oyun yapısını sağlamış ideal kadrosuyla sahadaydı. Defans hattında Gökhan-Lugano-Yobo-Santos. Orta sahada ideal üçlü olarak görülen; Emre- Selçuk - Mehmet Topuz. Hücum hattın da ise yavaş yavaş oturmaya başlamış üçlü olarak; Alex- Dia - Niang.

Beşiktaş ise Schuster'in sürekli rotasyonu ile değişen kadro yapısı nedeniyle ideal kadronun belirsizliği içinde sahaya çıktı. Kalede Hakan Arıkan'ın güven vermemsi ve Cenk'in sakat olması nedeniyle aylardır oynamayan Rüştü sahaya çıktı. Defans hattı İbrahim Üzülmez'in gönderilmesiyle formaya kavuşan İsmail, ortada Ferrari- İbrahim Toraman, sağ bekte ise yabancı sınırlamasına takılan Hilbert yerine Ekrem Dağ. Orta saha üçlüsü olarak Beşiktaş'ın ideali denebilecek; Ernst - Necip - Guti. Hücumda ise Portekiz tayfası Quaresma- Simao - Almeida.



Maçın temel gidişatından önce, taktiksel olarak yorumlayacak olursak;
Aykut Kocaman haftalardır Dia'yı ters kanatta oynatarak hızıyla birlikte ceza sahasına girme özelliğini kullanmaya çalışıyor. Beşiktaş'ta özellikle Quaresma'nın defansa yardım etmeyen yapısı nedeniyle, Simao sağ kanada geçene kadar ki 30dklık bölümde bu taktikle başarılı da oldu. Ayrıca Dia'nın hızlı fakat çabuk yorulan bir oyuncu olması nedeniyle de bu taktik maç boyunca uygulanamadı.

Sakat olarak sahaya çıkan Gökhan Gönül'ün kanadı Beşiktaş'ın hızlı ve teknik kanat oyuncuları (Simao ve Quaresma) için maden olabilecek bir bölgeydi fakat Mehmet Topuz maç boyunca hücumdan ziyade bu kanattaki atakları engellemeye yönelik oynayınca Fenerbahçe sağ kanadını defansif olarak kapatmış oldu. Fakat üzerine gidildiğinde açıklar verebilecek İsmail'i de bu sebepten dolayı zorlayamadı ve iki takım içinde o kanat ( Beşiktaşa göre sol Fenerbahçe için sağ kanat) maç boyunca pek işlemedi.



Dia'nın da Quaresma gibi geriye pek dönmeyen bir oyuncu olması nedeniyle Quaresma'yı Santos'un üzerine salmayı düşündü Schuster fakat geride Dia'nın sürekli bindirmeleri sebebiyle hapsolan Ekrem, Quaresma'ya ilk 30 dk boyunca yeterli desteği veremedi. Bu dakikalarda hücum yerine defansı ön planda tutan Santos da Quaresma'ya göz açtırmadı. İlerleyen dakikalarda bu kanatta etkili olmaya başlayan Simao ve Quaresma ( zaman zaman kanat değiştirmeleri sebebiyle) topu kanatlara taşıyarak tehlike oluşturmaya başladılar fakat defans hattı sebebiyle bir türlü içeriye yönelemeyerek daha çok kanat ortaları veya çaprazdan şutlarla pozisyon bulmaya çalıştılar.

Fenerbahçe de en tehlikeli isim Alex olarak gözükürken, Beşiktaş'ta da en tehlikeli isim olarak Guti gözüküyordu. İki takımın da teknik direktörleri bu oyuncuları durdurmanın yolu olarak başlarına bir oyuncu dikmeyi tercih ettiler. Necip oyundan çıkana kadar özellikle 30-65. dakikalar arasında Alex'e göz açtırmadı ki bu dakikalar arasında Beşiktaş sahada bariz şekilde Fenerbahçe'ye göre üstün taraftı. Zaten Necip'in çıkmasıyla serbest kalmayı başaran Alex'de 10dakika içinde 3 gol atmayı başardı. Diğer tarafta da Selçuk, Guti'ye yapışık oynamaya çalıştı. Maçın başında ilk karşılaşmalarında Guti'yi faul yaparak durdurmayı başaran Selçuk daha sonraki pozisyonlarda ise başarılı bir şekilde Beşiktaş'ın ortasahadan Guti ile top dağıtmasını engelledi.



Herkesin ortak görüşü olarak derbi 2 devre değil 3 devre halinde oynandı: 30-30-30 şeklinde.
İlk 30 dakika:
Fenerbahçe, bu sezon gösterdiği deplasman performansından çok farklı bir şekilde oyunu rakip sahaya yıkarak ve hızlı hücumlarla başladı. 5. dakikada Alex'in kullandığı serbest vuruşta Necip'in ters kafa vuruşu ile öne geçen Fenerbahçe skor avantajını da arkasına alarak oyuna hkim oldu. Ekrem madenini iyi değerlendiren Dia, Niang'ın da o bölgeye kayarak etkili oynaması sonucunda 30 dakika boyunca Beşiktaş defansını adeta dağıttı. Üst üste ataklarla Beşiktaş kalesinde tehlike oluşturan Fenerbahçe'nin bu dakikalarda şans yanında değildi, Rüştü kalesinde devleşirken, Dia'nın da karşı karşıya da şutu direkten döndü.

Dia'nın direkten dönen şutu Beşiktaş için bir kırılma anı oldu. Hareketli oyunuyla pozisyon bulan Fenerbahçe bir türlü golü bulamayınca yorulmaya başladı ve ileri üçlü ile ortasaha arasındaki mesafeler artmaya başlayınca, ortasaha Beşiktaş hakimiyetine geçti.



İkinci 30. dakika:
30. ile 60. dakikalar arasında top sürekli olarak Beşiktaş'taydı. Ortasaha hakimiyetini alan Beşiktaş, Fenerbahçe kalesine hucümlar başlatmaya başladı. Fakat Fenerbahçe'nin uyumlu defans yapısı nedeniyle ceza sahasına girmekte zorlanan siyah beyazlılar hızlı oyuncularıyla kanat varyasyonları ve teknik ayaklarıyla uzaktan şutlarla gol aramaya başladılar. Gol ise Santos'un bölgesini kaybetmesi sonucu topla buluşan Ekrem'in hayatının şutunu atmasıyla geldi. Ekrem topu önüne alıp Santos'un dengesiz müdahalesinden sıyrıldığında herkesin dediği şey "vurma, Ekrem"di fakat sol ayağı ile güzel vuran Ekrem jeneriklik bir gol attı.
Soyunma odasına, baskı kurmanın ve beraberliği yakalamanın moraliyle giden Beşiktaş 2. yarıya da etkili başladı. 2. yarının hemen başında Simao'nun frikiği barajdan sekip İbrahim Toraman'ın önüne düştüğünde Beşiktaş geriye düştüğü maçta 2-1 öne geçiyordu. Bu dakikadan sonra Beşiktaş gerçekten hücum yapmaya başladı. Bir anda sezon başındaki görüntüsüne dönen ve açık vermeye başlayan Fenerbahçe defansı, Beşiktaş'ın hızlı oyuncuları karşısında çaresiz kalmaya başladı. 60. dakika da Toraman'ın arapasına hareketlenen Almeida, Volkan ile karşı karşıya kaldığı müsait pozisyonda Volkan başarılı bir hamle ile topu çelmeyi başardı. Bu kurtarış maçın 2. kırılma anı olduve rüzgarın tekrardan diğer yöne esmeye başlamasına sebep olacak hamlenin başlangıcı oldu.




Son 30 dakika:
Volkan'ın kurtarışından 3 dakika sonra ceza sahası içinde topsuz alanda Lugano'ya dirsek atan Ferrari hem takımını 10 kişi bıraktı hem de penaltıya sebebiyet verdi. Maç başından beri birbiriyle didişen bu ikilinin psikolojik savaşından galip çıkan Lugano rakibine bir maçta yaptırılabilecek en büyük hatayı yaptırttı.
Penaltıda topun başına geçen Alex her zamanki köşesine topu bırakırken, Rüştü 3-5cm daha uzun olsaydı topu çıkarabilecek kadar güzel bir atlayış gösterdi. Maç 2-2'ye gelmiş ve Beşiktaş 10 kişi kalmışken maçın seyrini değiştirecek hamle Schuster'den geldi; tartışmalı bir şekilde kadroya yedek stoper almayan Schuster, Necip'i çıkartarak Aurelio'yu stopere çekti. Aslında kırılma anı da bu oldu; Necip'in markajı altında etkin olamayan Alex, Necip'in çıkmasıyla sazı eline aldı ve demoralize olmuş rakibi karşısında takımını 2 farklı öne geçiren golleri art arda ağlara yolladı.



Aslında 2 taraf için de teknik adamların süper bir yönetim sergilediğini söylemek doğru olmaz.
Aykut Kocaman haftalardır oynattığı ve takımı uydurduğu taktiğinden ödün vermeyerek doğruyu yaptı. Fakat maçta Beşiktaş'ın hakim olduğu dakikalarda takımına müdahale edemedi. Semih'i kenarda ısınmaya yolladığı dakikalarda kazanılan penaltı ve sonrasında Alex'in art arda attığı goller nedeniyle bu hamlesinden vaz geçti.
Schuster için de sahaya çıkarttığı kadro açısından bişey söylemek pek doğru olmayabilir. Fakat yedek tercihleri yanlıştı; Fenerbahçe karşısında hayatının maçlarını oynamış Bobo yedeklerde bile yoktu, aynı şekilde defansın as oyuncusu gösterilen Sivok da maçı evinden izliyordu. Takım 10 kişi kaldığında yedek stoperi olmadığı için Aurelio'yu o bölge için oyuna soktu ama Alex'in 2. golünde yaptığı hata fazlasıyla acemiceydi. Ayrıca Alex'i marke eden Necip'i oyundan çıkartıp Aurelio'yu alması anlamsızdı, ileri uçtan birini çıkartıp defansif oyuncu olarak yetenekli ve hızlı silahlarıyla kontraatağa dönebilirdi. Ayrıca Beşiktaş'ın bu kadar çabuk demoralize olması da Schuster'in takım içi dengeleri iyi oturtamadığının bir göstergesi.

Bana göre maçın adamı sıralaması;
1- Alex: 3 gol 1 asistle oynadı ve Fenerbahçe'nin ilk ve son 30 dakikada yakaladığı tüm ataklarda onun pasları vardı. Ayrıca çok klas bir gol attı (4. gol)
2- Rüştü: İlk 30 dakika içinde Fenerbahçe'nin farka koşmasını tek başına engelledi, penaltıyı da az kalsın kurtarıyordu. Tecrübesini maç boyunca konuşturdu.
3- Volkan: Büyük maçların oyuncusu olduğunu yine gösterdi. Defansın hata yaptığı dakikalarda farkın açılmasını önleyerek takımının oyuna tutunmasını sağladı.

Kaldığımız Yerden Devam...

Son postu bir derbi öncesi girmiştik, geri dönüşümüz de bir derbi sonrası oluyor.

Sınavlardı, ödevlerdi, hastalıktı, sağlıktı vs. derken bir süre ara vermek zorunda kalmıştık. Yaklaşık 3 aylık arada bir çok spor olayı oldu, futbolda güzel bir ara transfer dönemi geride kaldı, liglerde işler karıştı, f1 de test dönemleri tamamladı pilot kadroları belli oldu, basketbolda ilginç gelişmeler oldu...

Biz de kaldığımız yerden yazmaya devam etmeye çalışacağız.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails