30 Mart 2010 Salı

Incredible Little Man

Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü


Ülkelerinde gol kralı ünvanını kazanmak için gollerini atan oyuncular attıkları goller sayesinde hesaplanan puanlar neticesinde Avrupa'nın da gol kralı olmaya ve Avrupa Altın Ayakkabı ödülünü almaya çalışıyorlar.Altın Ayakkabı ödülü 1967 yılından itibaren verilmeye başlandı.1967-1991 yılları arasında en çok golü atana ödül veriliyordu.Daha sonra 5 sene ödül verilmeye ara verildi.1996'dan itibaren bu ödül en çok gol atana değil en çok puan alana verilmeye başlandı.Puanlar nasıl hesaplanıyor derseniz.5 büyük ligde(İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İspanya) oynayanların gol sayıları 2 ile, diğer liglerde oynayanların gol sayıları 1.5 ile çarpılarak puanlar elde ediliyor.Bu sisteme geçildikten sonra büyük ligler dışından bu ödülü kazanan 3 kişi var:Nikos Machlas(Hollanda), Mario Jardel(2)(Portekiz) ve Henrik Larsson(İskoçya).Görüldüğü gibi 5 büyük ligin dışında kazananların oranı %27.Tabi bu oran ileriki yıllarda düşecektir.
Geçen sene bu ödülü Diego Forlan 32 gol ve 64 puanla kazandı.Bu seneki gol krallığında önde olan şu anda 29 golde ve büyük ihtimalle 32'yi geçecektir.Yalnız 5 büyük ligde olmamanın sıkıntısını çekecek gibi duruyor.İsterseniz bu seneki gol krallığına bakalım.

1. Luis Suarez (Ajax) 29
2. Wayne Rooney (Manchester United) 26
3. Seydou Doumbia (Young Boys Bern) 26
4. Lionel Messi (Barcelona) 25
5. Didier Drogba (Chelsea) 24
6. Shlomi Arbeitman (Maccabi Haifa) 24
7. Gonzalo Higuain (Real Madrid) 23
8. Bryan Ruiz (Twente) 22
9. Djibril Cisse (Panathinaikos) 21
10. Kris Boyd (Glasgow Rangers) 21
11. Antonio Di Natale (Udinese) 21
12. Darren Bent (Sunderland) 20
13. Itay Shechter (Hapoel Tel Aviv) 20
14. Oscar Cardozo (Benfica) 19
15. Carlos Tevez (Manchester City) 19
16. Marco Streller (Basel) 19
17. Fernando Torres (Liverpool) 18
18. Diego Milito (Inter) 18
19. Falcao (Porto) 18
20. Ariza Makukula (Kayserispor) 18


Listenin başında Ajax'tan Luis Suarez var.Eredivisie'de çıktığı 28 maçta 29 gol atmış.Hollanda Ligi'nin yapısını düşünürsek gollerine devam edecektir.Sonuçta gol ligi Eredivisie.Gollerine devam etmesine eder de bu ödül sisteminden yara alacaktır diye düşünüyorum.29 gol atmasına rağmen puanı 43,5 da kalıyor.Bu puan da kendisini gerilere atıyor.Ne yapıp edip 3er 5er atmasını gerekiyor.



2.sırada bu senenin formda olan ismi var.Ferguson geçmiş zamanda Rooney'i şu ana kadar yanlış yerde oynattığını söylemiş, bundan sonra kendi yerinde oynayacak demişti.O tarihten sonra Rooney forvet oynamaya başladı ve takımını sırtlamaya başladı.Bu sezon inanılmaz formda.Takımını hem ligde hem de şampiyonlar liginde dolu dizgin gitmesine yardımcı oluyor.Rooney bu sezon ligde çıktığı 28 maçta 26 gol sevinci yaşadı.Bu gol sayısı kendisine 52 puan getiriyor ve krallık yarışında iddaalı durumda olmasını sağlıyor.Açıklamalarında da Avrupa gol kralı olmak istediğini söyledi.Rooney hem takımını iki kulvarda da mutlu sona ulaştırıcak hem de Avrupa gol kralı olacak yetenekte.Yalnız dişli bir rakibi var.O durmadıkça Rooney kendisini rahat hissetmeyecektir.



3. sırada Young Boys'dan Seydou Doumbia var.Doumbia İsviçre Ligi'nde 24 maçta 26 gol atmış.Aynı Suarez gibi eğer sadece gol sayısına baksalardı şansı olabilirdi ama dişli rakipleri arasından mutlu sona ulaşması zor.Üstelik puan dezavantajı varken.



4.sırada son haftaların formadaki ismi Lionel Messi var.Messi'ye sakat dendi çıktı, oynadı ve goller attı.Barcelona sıkıştı, hemen takımının imdadına yetişti.Özellikle son haftalarda yapmış olduğu hareketler ve atmış goller sebebiyle Maradona ile iyiden iyiye kıyaslanmaya başlandı.Messi her ne kadar Maradona gibi olamam dese de inanılmaz işler yapıyor.İnanılmaz işlerini 25 golle süslemiş Messi.Hemen Rooney'in arkasında.O da aynı Rooney gibi gol krallığına sahip olmak istediğini, Rooney'İn güçlü olduğunu fakat onu geçebileceğini söyledi.Bu açıklamalardan sonra her iki oyuncunun da maçlarını dikkatle izlemek gerekiyor.Bu heyecanlı yarışı bakalım hangisi önde bitirecek.



5.sırada Messi ve Rooney'e nazaran şansı az olan Drogba var.Drogba 26 maçta 24 gol atsa da nedense kral olacağını düşünmüyorum.Chelsea'nin şu ana kadarki başarısında büyük payı var.Orası tartışılmaz.Ama formda iki oyuncu karşısında işi çok zor.Bence Drogba da Avrupa gol kralı olmayı düşünmüyordur.Düşünüyordur da inanmıyordur diyelim.Attığı 24 gol ona 48 puan kazandırıyor.

Şu ana kadar gol sıralamasında ilk beşte olanlara baktık.Şimdi de attıkları gol sayısına göre aldıkları puanlar neticesinde oluşan puan sıralamasına bakalım.

1. Wayne Rooney (Manchester United) 52
2. Lionel Messi (Barcelona) 50
3. Didier Drogba (Chelsea) 48
4. Gonzalo Higuain (Real Madrid) 46
5. Luis Suarez (Ajax) 43,5
6. Antonio Di Natale (Udinese) 42
7. Darren Bent (Sunderland)40
8. Seydou Doumbia (Young Boys Bern) 39
9. Carlos Tevez (Manchester City)38
10.Shlomi Arbeitman (Maccabi Haifa)36
11.Fernando Torres (Liverpool)36
12.Diego Milito (Inter)36
13.Bryan Ruiz (Twente)33
14.Djibril Cisse (Panathinaikos)31,5
15.Kris Boyd (Glasgow Rangers)31,5
16.Itay Shechter (Hapoel Tel Aviv)30
17.Oscar Cardozo (Benfica)28,5
18.Marco Streller (Basel)28,5
19.Falcao (Porto)27
20.Ariza Makukula (Kayserispor)27

29 Mart 2010 Pazartesi

Galatasaray'da Kongre Heyecanı


Geçen hafta sonu Galatasaray'da kongre heyecanı vardı.Adnan Polat ve Adnan Öztürk başkan olmak için birbirleriyle yarıştılar.Adnan Öztürk kongreye bir heyecan kattığı ortada ama sadece heyecan kattı.Kongrede mutlu sona ulaşamadı.Adnan Polat yeniden başkan seçildi.Adnan Polat'ın şu ana kadar yaptıklarına bakarsak şaşırtıcı bir sonuç değil.Yalnız Adnan Polat'ın rahat bir zafer kazanacağı bekleniyordu.Ama beklenenin aksine Adnan Öztürk Adnan Polat'ı hafiften sıkıştıracak bir oy aldı.Şunu düşünmeden de duramıyorum.Eğer seçim derbiden sonra yapılsaydı Adnan Polat seçilebilir miydi?Bu kritik sorunun cevabını bilmek zor ama Adnan Polat için zor bir seçim olacağı tahmin edilebilir.Bu yakın sonuç divanın bir mesajı olabilir.Adnan Polat'ın yürürlüğe koyduğu projeleri veya yürürlüğe koyacağı projeleri yerine getirirken daha dikkatli olması gerekir.Çünkü divan bir sonraki seçimde faturayı kesebilir.Adnan polat ve ekibine yeni dönemdeki başkanlığında başarılar dilerim.hayırlı uğurlu olsun.


Seçim sonuçları


Toplam sayılan oy – 5.234

Sarı (Adnan Öztürk) – 2.290
Kırmızı (Adnan Polat) – 2.944
Beyaz liste – 133
İptal – 35

% Dağılım – Sarı % 43,75 / Kırmızı % 56,25

Avusturalya Gp 2010

Haftasonu Melbourne'de bir F1 yarışında görülmek istenen herşey vardı. Yağmur, güvenlik aracı, lastik lastiğe mücadeleler, geçişler, kazalar, pit taktikleri, teknik aksaklıklar... Sıkıcı Bahreyn Gp'den sonra eleştiri oklarına hedef olan, F1 yönetimi heyecanlı Avusturalya Gp sonrasında resmen rahat bir nefes aldı.

Sıralama turlarında Lewis Hamilton'un ilk 10'a giremeyerek Q3'e kalamaması nedeniyle 11. başlayacak olması zaten orta sıralarda bir mücadelenin habercisi gibiydi. Fakat yarışa asıl şeklini vericek olay ise yarıştan 15dk kadar önce başlayan yağmur oldu. Yağışın etkisiyle ve ilk virajın araçların sığması için fazlasıyla dar olması sebebiyle daha ilk turda sonunculuğa gerileyen Alonso ve Schumacher ikilisi, daha ilk turdan yarışın heyecanının dorukta olacağını müjdelediler.
İyi bir çizgi yakalayıp kalkan Hamilton, Alonso'nun spinide eklenince, ilk virajda kendisini birden takım arkadaşı Button'un arkasında buldu. Bu dakikadan sonra sürekli birbirlerine atak yapmaya çalışan ve RedBullara saldıran Mclarenler ile, arka sırada ki pilotları birbir geçen Alonso ve Schumacher'in heyecanlı ataklarını gördük. Bu aşamada arka sıradaki yeni kurulan takımlara bir parantez açmak lazım ki, önceki otomobillere nazaran hala aşırı derecede yavaşlar. Özellikle Alonso, tur bindirir gibi rahat geçişler yaptı arka sıralarda.
Yarışın bu bölümlerinde ise sıralamaya direkt olarak etki eden hamle Jenson Button'dan geldi. Daha yarışın başı sayılabilecek bir turda pite girerek kuru zemin lastiklerine geçtiğinde zemin hala ıslaktı ki diğer pilotlar Button'un pitinden yaklaşık 5-6 tur sonra kuru zemin lastiklerine geçtiler. Önceki yıllarda pek çok kez şahit olduğumuz, pilotların ıslak zeminde risk alarak, yükselmek adına kuru zemin lastiklerine geçme hamlesi sonucunda daha ilk virahda yarış dışı kalma geleneği, az kalsın Button'un da başına gelecekti. Pitten çıktığı gibi virajı kaçıran Button bir anlık heyecan yaratsada daha sonra diğer pilotlara nazaran çok hızlı turlar atmaya başladı ve diğer pilotlar da kuru zemin lastiği için pite girmeye başladıklarında kendisini birden 2. sırada buldu.
1. giden Vettel'e telsizden gelen, "10 dakika sonra yağmur yağacak lastiklerini koru" bilgisi ise yalan çıktı. Bu dakikalarda hızla yukarı tırmanan Alonso ön sıradaki pilotları yakalayarak müthiş bir yükseliş gösterdi. Hamilton ise sürekli olarak önündeki Webber'i her virajda zorlayarak yürekleri ağızlara getirdi.
Pol pozisyondan başlayan ve yarışı sürekli önde götüren Vettel ise kendisini bir anda çakıl havuzda bularak yarışa veda etmek zorunda kaldı. Virajı kaçırıp çakıllara çıktığında ise pite telsizde "sol ön lastikte fren sorunu var" diyordu.
Bu turlarda ani bir karar alan McLaren Piti, Hamilton'u 2.kez pite çağırdı ve Hamilton'un arkasından da Webber'de pite girdi. Alonso ise telsizden pite "öndeki otomobiller neden pite giriyor ki?" diye sorarak, şaşkınlığını dile getirdi.
Hamilton ve Webber geri düşmelerine rağmen yeni lastiklerinin de avantajıyla hızla ön sıralarda ki Kubica - Massa - Alonso üçlüsünü yakaladılar. Fakat Hamilton tam önündeki Alonso ve arkasındaki Webber ile dipdibe giderken pite talihsiz bir açıklamada bulundu "lastiklerim bitti...", bitik lastiklere rağmen Alonso'ya temiz bir atakla viraj dışından saldıran Hamilton bir anda Webber'in arkadan çarpmasıyla kendisini çakıl havuzunda buldu ve arkasından gelen Rosberg'e de geçildi. Webber ise kırık ön kanadıyla beraber çakıl havuzundan çıkıp pit yolunu tutmaya başlamıştı. Zaten son turlarına girilmiş olan yarış, başka büyük bir olay olmadan da öndeki pilotların lastik lastiğe takibiyle bitti.
Yarışın kazananları kesinlikle; 50 tur kadar bir süre lastiklerini koruyarak gitmesine rağmen 1. olan Jenson Button ile hiçbir olaya karışmadan aracını sürekli aynı çizgide kullanarak 2. olan Kubica oldu.
Kaybedenleri ise; bu sezon 2. kez, 1. giderken sorun yaşayan Vettel ile, Hamilton'u mutlak bir doubleye giderken pite çağıran McLaren ekibi oldu.

Yarış Sonu Klasman:
İşte Sonuçlar;
1 Jenson Button McLaren 1:33:36.531
2 Robert Kubica Renault
3 Felipe Massa Ferrari
4 Fernando Alonso Ferrari
5 Nico Rosberg Mercedes GP
6 Lewis Hamilton McLaren
7 Vitantonio Liuzzi Force India
8 Rubens Barrichello Williams
9 Mark Webber Red Bull
10 Michael Schumacher Mercedes GP
11 Jaime Alguersuari Toro Rosso
12 Pedro de la Rosa Sauber
13 Heikki Kovalainen Lotus
14 Karun Chandhok HRT
15 Timo Glock Virgin
16 Lucas Di Grassi Virgin
17 Sebastian Vettel Red Bull
18 Adrian Sutil Force India
19 Vitaly Petrov Renault
20 Bruno Senna HRT
21 Sebastien Buemi Toro Rosso
22 Nico Hülkenberg Williams
23 Kamui Kobayashi Sauber
24 Jarno Trulli Lotus

27 Mart 2010 Cumartesi

Galatasaray-Fenerbahçe Derbi Analizi


Bugün sonucu merakla beklenen bir maç var.Türkiye'nin derbisi...Fenerbahçe-Galatasaray...Her oynanacağı zaman yılın derbisi diye nitelendirilir.Bu derbi gerçekten yılın derbisi olacak.Nedeni de cuma günü Bursaspor'un kaybetmesi ve Beşiktaş'ın kazanması.Bir anda şampiyonluk yarışı yeniden alevlendi.Beraberlik Galatasaray için bir nebze yetse de Fenerbahçe'nin isteyeceği bir sonuç olmaz.Çünkü Galatasaray bir rakibini altında tutmuş olacak.Fenerbahçe ise rakibini geçemeyerek şampiyonluk yarışında önündeki 3 takımı geçmesi gerekecek.Bu yüzden özellikle Fenerbahçe atak oynayacaktır.Galatasaray kontrollü başlayıp sonra hücum yapacaktır.İnşallah seyir zevki yüksek, fair-play açısından olumlu geçecek bir derbi olur.Özellikle 'Özhan Abi'nin ölümünden sonra oluşan sakin havanın derbide olumsuz görüntülerin çıkmamasını engelleyeceğini düşünüyorum.Hak eden kazansın diyelim ve isterseniz olası 11ler üzerinden bölge bölge oyunculara bakalım.




İlk olarak Volkan Demirel.Şu anda Türk kaleciler arasında en yetenekli kalecidir.Bazen inanılmaz hatalar yapsa da, inanılmaz goller yese de kalenizi güvenle teslim edeceğiniz kalecilerden biridir.Birçok derbide forma giydiği için derbi havasını iyi bilir.Özellikle Galatasaray maçlarına ayrı bir motive oluyordur.Bunu geçmiş Galatasaray maçlarından anlayabiliyoruz.Derbi tecrübesinden dolayı kalesini en iyi şekilde koruyacaktır.Şampiyonluğun kaybedildiği maçtaki gibi çıkışlar yapmaz en azından.


Gelelim Leo Franco'ya.Franco bu sene geldiğinde beklentiler yüksekti.En azından A.Madrid de oynadığı için kalesini güvenli bir şekilde korur düşüncesi vardı.Maçlarda bazen öyle hatalar yapıyor ki kendi taraftarlarını çileden çıkarıyor.Franco'nun eksiklerinden biri ilk maçta görüldüğü gibi geri paslarda sıkıntı çekmesi.İlk maçta iki kez geri pastaki hatalarından pozisyon yarattı Fenerbahçe'ye.Birinde Alex'in vuruşu auta çıktı, diğerinde ise malum penaltı oldu.Fenerli futbolcular bu durumdan yararlanmak isteyeceklerdir.Sık sık kaleciye pres görebiliriz.Derbi havalarını iyi bildiğinden bu gibi hataları bu maçta yapmaz diye düşünüyorum.Kaleciler açısından bu derbi iyi geçebilir.



Geçelim defans oyuncularına.İlk olarak Rijkaard'ın son haftalardaki gözdesi Emre Güngör.Emre'ye ne zaman ihtiyaç olsa Emre hep sakattı.İlk defa bu sezonun bu döneminde sağlam ve Rijkaard ona güvenerek Servet'i keserek onu oynatıyor.Emre iyi bir oyuncu olmasına rağmen bazen tecrübesiz genç oyuncular gibi hata yapıyor.En son örneği Trabzonspor maçındaki hatası.Eğer Fenerbahçe maçında da bu hatalarına devam ederse Fenerli futbolcular affetmez, hemen cezalandırır.Derbi olduğundan dolayı daha dikkatli olacaktır.

Lucas Neill...Galatasaray'ın defansı bir dönem "SOS" veriyordu.Defansa iyi bir takviye yapılması gerektiği görülüyordu.Yönetim özellikle Haldun Üstünel iyi bir iş çıkararak ara transfer döneminde Neill transferini gerçekleştirdi.Neill takıma dahil olduğunda ilk maçında iyi sinyaller verse de yeni geldiğinden bazı hataları olmuştu.Daha sonraki haftalarda uyum sorununu aşarak Galatasaray defansını biraz toparladı.Özellikle Türk futbolunda eksik olan geriden oyun kurma konusunda yetenekli olduğundan Defanstan çıkan toplar daha verimli kulanılmaya başlandı.Derbide tecrübesiyle takımının defans hattındaki oyuncuları iyi yönetebilir ve defansın hata yapmasını önleyebilir.



Gelelim Fenerbahçe'nin defans oyuncularına.Fabio Bilica Fenerbahçe defansının kilit adamı olarak görüyorum.Çünkü ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.Hava toplarına iyi yükseliyor, dar alanda iyi savunma yapıyor ama öyle bir an geliyor ve öyle bir faul yapıyor ki takımının tehlike yaşamasına neden oluyor.Yaptığı gereksiz fauller Fenerbahçe'nin başını yakabilir.Bilica dar alanda iyi ama Fenerbahçe geride olduğu zaman takım defansı ile birlikte Bilica da alarm veriyor.

Gelelim çılgın çocuğa.Fenerbahçe defansının bel kemiği.Lugano da Bilica gibi dar alanda müthiş savunma yapıyor.Ne zaman Fenerbahçe geride olsa veya risk almaya başlasa defansını biraz öne çıkardığında arkadaki boşluktan yararlanan forvet oyuncularını tutamıyorlar.O yüzden Fenerbahçe ilk golü atan olmak isteyecektir.Lugano'nun bir diğer zaafı ise gezen forvet futbolcuları tutmakta zorlanması.Sabit forvetleri tutmakta problemi yok.Galatasaray'da forvette Jo oynayacağını düşünürsek Lugano için iyi haber.Fenerbahçe geriye düşmediği sürece defansın göbeğinde oynayan iyi maç çıkarabilir.

Sıra sağ beklerde.Gökhan Gönül Fenerbahçe'nin yıllardır aradığı sağ bek özelliğine sahip.Sık sık ileriye çıkarak hücumda arkadaşlarına yardım ediyor.Ama bu sene biraz da sakat sakat oynamasının etkisiyle ileriye çok az çıkıyor.Çıksa da eskisi gibi etkili olamıyor.Yine de ne olursa olsun Gökhan'ın sahada olması sağ kanat için çok önemlidir.Fenerbahçe'nin bu sezon kanatlardan çok fazla verim alamadığını düşünürsek bu maç sıkıntılı geçebilir.Fenerbahçe hücumda etkili olmak istiyorsa kanatlarını kullanması özellikle sağ kanadı kullanması gerekiyor.Gökhan'ın karşısında Arda'nın oynayacağını düşünürsek sağ kulvar maçın kaderini belirleyebilir.

Sabri kendi taraftarınlarınca birçok kere eleştirilmişti.Ama Sabri'nin oynamadığı maçlarda sağ kanadın verimsizliliğini düşünürsek Sabri'nin bu takım için ne demek olduğunu anlayabiliyoruz.Yerine oynayan ne Uğur Uçar ne de Emre Güngör sağ kanadı iyi çalıştıramadılar.Sabri sürekli ileriye çıkışlarıyla bilinir.Bu maçta da bu özelliğini kullanacaktır.Fenerbahçe'nin sol tarafında oynayacak oyunculara bakarsak Sabri'yi sık sık ileriye çıkarken göreceğiz.Önünde Keita ile birlikte sağ kulvardan sürekli geleceklerdir.
Hakan Balta hücuma nadir çıksa da defans konusunda oldukça başarılı.Özellikle hava toplarındaki etkinliği onun için artı bir özellik.Bu maçta Hakan'ın yine hücuma katılacağını düşünmüyorum.Önünde oynayan Arda'nın kendisine yardım etmeyeceğinden en azından defansta kalıp o kanadı savunacaktır.Fenerbahçe eskisi kadar sağ kanadı kullanamasa da Deivid'in oynaması olasılığı karşısında Hakan'ın dikkatli olması gerekiyor.

Andre Santos ilk geldiğinde sol açıkta oynatıldı.Brezilya milli takımında sağ açık oynamasına rağmen Carlos bekte Santos'u açıkta oynattı.Bu bölgede verimli olamadı.Carlos gittikten sonra asıl mevkisine geçen Santos biraz kıpırdanır oldu.Ama hala bilinen Santos gibi oynamıyor.Maçlara baktığımızda ileriye neredeyse hiç çıkmıyor.Aslında iyi bileklere sahip oyuncunun ileriye çıkıp bu özelliğini kullanması gerekir.En azından bu maçta kullanması gerekiyor.Çünkü büyük ihtimal o kanatta Keita ve Sabri oynayacak.Eğer ileriye kontrollü bir şekilde çıkarsa Fenerbahçe bu kanattan etkili hücumlar gerçekleştirebilir.Bu maçın kaderini kanatlar belirleyecek gibi duruyor.


Orta saha oyuncularına bakalım şimdi.Selçuk Şahin taraftarlarca sevilmeyen bir oyuncu.Taraftarlardan çok sıkıntı çekti.Ama burada Selçuk'un bir suçu yok.Çünkü kapasitesi bu kadar ve kapasitesini en iyi şekilde sahaya yansıtıyor.Christian'ın sakatlığından dolayı forma şansı buldu ve iyi de mücadele ediyor.Selçuk'un Christian'da olmayan bir özelliği var.Ara sıra ileriye çıkarak hücum oyuncularına yardımda bulunuyor.Bazen uzaktan şut çekiyor bazen de ileriye giderek orada takımını sayıca fazlalaştırıyor.Fenerbahçe ortasahası için Christian'ın oynamasındansa Selçuk'un oynaması daha hayırlı gibi duruyor.


Gelelim bu maça kafa olarak iyi hazılanmış Emre Belözoğlu'na.Emre Manisaspor maçında sakatlanmış ve oyunda çıkmıştı.Bütün hafta boyunca Emre oynayacak mı oynamayacak mı diye konuşuldu.Benim tahminim oynayacağı konusunda.İki sebebi var.Birincisi Emre'nin Fenerbahçe ortasahasının ve tüm takımın beyni olması, ikincisi de bu maç için hırslanması.Zaten Fenerbahçe maçı kazanmak istiyorsa Emre muhakkak oynamsı gerekiyor.


Galatasaray'ın orta sahasında Barış'ın oynayacağını düşünüyorum.Aslında Mehmet Topal ile Barış arasında kaldım.Barış'ın mücadeleci, savaşçı bir oyuncu olması sebebiyle Rijkaard'ın Barış'ı tercih edeceğini düşünüyorum.Derbilerde ortasaha oyuncularının önemi çok büyük.Ortasahaların mücadeleci, savaşçı olması gerekiyor.Ama bir de hücuma katılarak hücum oyuncularına da yardım etmeleri gerekiyor.İşte bu konuda Galatasaray biraz şanssız.Barış fazla hücuma katılan bir oyuncu değil.Barış etkili olacak şekilde ileriye çıkarsa Galatasaray ileride baskı kurabilir.


Mustafa Sarp da Barış gibi mücadeleyi seven bir oyuncu.Genel bir sıkıntı olan ortasaha oyuncularının hücum oyuncularına yardım etmemesi Galatasaray için de sıkıntı.Mustafa ara sıra çıkışlar yapıyor ama gerektiği zaman gerektiği yerde olmuyor.Çıkmaması gereken yerde çıkıyor, çıkması gereken çıkmıyor.Eğer bu çıkışları zamanında ve etkili yaparsa Galatasaray ortasahada üstünlüğü ele alabilir.

Fenerbahçe için Emre neyse Galatasaray için de Elano odur.Elano sahada hiç bir varlık gösteremediği anlaşılabilir en azından televizyondan ama çıplak gözle izlendiğinde iyi işler yapıyor.Ortasahada pas alışverişi yapar, forvet oyuncularına yardım eder.Üç büyüklerimizde nadir bulunan iki yönlü bir oyuncu.Derbide fark yaratacak oyunculardan biri olarak görüyorum.İyi maç çıkaracaktır.


Herkes Özer'in oynayacağını bekleyebilir.Ama Daum önceki derbilerde olduğu gibi Vederson'u oynatarak o kanattaki Galatasaray'ın üstünlüğünü azaltmak, yeri geldiğinde sol kanattan etkili hücumlar yapmak.Vederson'un en büyük artısı savunması.İlk maçta Fenerbahçe sol tarafını Galatasaray'a kapatmıştı.Bu maçta da Fenerbahçe savunması Galatasaray'ın hücumunu yenecektir diye düşünüyorum.Bu kulvarda en büyük rolü Santos'un oynayacaktır diye tahmin ediyorum.

Mehmet Topuz bekleneni bir türlü veremedi.Kayseri'de oynadığı futbolu Fenerbahçe'de sergilemesi bekleniyordu.En azından topla birlikte çıkışlar, çalım atmalar gibi özelliklerini kullanması bekleniyordu.Bunları yapamasa da mücadele ederek o açığı kapatmaya çalışıyor.İlk maçta Gökhan'a yardım ederek Arda'nın etkinliğini azalttı ve neredeyse Galatasaray için o kulvarı işlemez hale getirdi.Bu maçta da Daum onu sağ açıkta oynatarak yine Arda'yı durdurmaya çalışacaklardır.

Keita ilk maçta beklenen veremedi.Roberto Carlos o kadar sinirlendirdi ki sonunda bir pozisyonda Carlos'a yumruk attı.Maç boyunca sinirli olduğundan iyi futbol sergileyemediğini gören Keita, bu sefer sakin olacağını ve iyi bir maç çıkaracağını söylemiş.Bence sakin olsa iyi olur.Çünkü Galatasaray'ın ona çok ihtiyacı var.Sağ kanattaki o deliciliğini kullanamazsa ilk maçtaki gibi etkisiz olur ve yine sinirlenip oyundan düşebilir.Rijkaard'ın ne edip yapıp Keita'yı iyi bir şekilde hazırlaması ve sakin olmasını gerektiğini anlatması gerekir.

Gelelim kaptanlara.İlk olarak Galatasaray'ın kaptanı Arda Turan.Arda sakatlığından dolayı Trabzonspor maçında oynamamıştı.Biraz da derbiyi düşünerek bu kararı aldılar.Hafta boyunca oynama olasılığının düşük olduğu konuşulsa da iğneler veya ilaçlarla da olsa kaptan takımını yalnız bırakmayacaktır.Kaptan olmayınca takım bir gömlek aşağıda oynuyor.Bu derbide oynaması çok çok önemli.İleride oyun kuran, gol atma becerisi olan, asistler yapan bir oyuncunun oynamaması Galatasaray için büyük kayıptır.Bu derbide Galatasaray için Arda olmazsa olmazlardan.
Şimdi sıra Fenerbahçe'ni kaptanında.Arda için Galatasaray'ın olmazsa olmazı dedik ama Alex için daha fazlasını diyebiliriz.Alex son haftalarda formsuz olsa da Fenerbahçe'nin derbilerde en büyük kozu durumunda.Hiçbirşey yapmasa bile kullandığı kornerler, serbest vuruşlarla tehlikeli pozisyonlar yaratıyor.Alex Galatasaray maçlarını çok sevdiğinden son haftalardaki formsuzluğunu bir kenara koyarak iyi bir maç çıkaracaktır.İnanılmaz paslar görebiliriz.


Daniel Güiza...Fenerbahçelilerin bir ıslıklayıp bir alkışladığı oyuncu.Herkes Güiza'nın kaçırdıklarını görüyor.Ama çıplak gözle izlendiği zaman ne kadar koştuğunu mücadele ettiğini görebilirsiniz.Güiza etkisiz oynuyor diye düşünülebilir ama bir oyuncuyu yalnız bırakırsanız ve sürekli uzun toplar atıp arkasından yardıma gitmezseniz o oyuncu yalnız kalır ve ileride hiç birşey yapamaz.Güiza da bu sıkıntıyı yaşıyor.Güiza'ya biraz yardım edilse Güiza da etkili olacaktır.Güiza verkaçlarda biraz başarılı olsa Alex ile iyi anlaşacaktır.O zaman Fenerbahçe ileride etkili olur.

Baros'un sakatlanmasından dolayı bir forvete ihtiyaç olduğu anlaşıldı.Haldun Üstünel'in başarısı ile Jo transfer edildi.Jo ilk geldiğinde biraz etkisiz oldu ama sonra takıma alışmasıyla birlikte iyi futbol oynamasa da görevini en iyi şekilde yapmaya çalıştı.Sonra bir sakatlık dönemi geçirdi ve i süre takımından ayrı kaldı.Jo yavaş yavaş form bulmaya başlıyor.Yalnız bir eksi yanı var yavaş olması.Tam da Lugano'nun isteyeceği tipte forvet oyuncusu.Hareketli oynayabilirse o zaman etkili olur.Yoksa Lugano ve Bilica arasında bir varlık gösteremez.Taç çizgisine kadar çıkması veya ortasahaya gelmesi takımı açısından faydalı olabilir özellikle Fenerbahçe'nin bu gibi forvetler karşısında etkisiz olmasını düşünürsek.

Haydi Tiyatroya

Bugün 27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü... Dışarıda hazır güzel bir bahar havası varken, ligdeki çekişme iyice artmış yarın da derbi varken... Tam tiyatroya gidip güzel bir oyun izleyip rahatlamalık bir ortam oluşmuş durumda. Hazır tiyatroya gitmek için bu kadar sebep varken, evde oturmaya deymez bence, nasıl maçlardan sonra tribünlerden futbolculara tezahuratla destek verip alkışlıyorsak, şimdide sahnede emek verenleri ayakta alkışlama zamanı....

26 Mart 2010 Cuma

Liderler ve Bütçeleri

Avrupa'nın üst düzey liglerinde, lider giden takımların bütçelerine bakıldığında bizim ligimizde lider giden Bursaspor ile aralarında çok büyük uçurumlar olduğu görülüyor. Bursaspor'un ligimizdeki en yüksek bütçeli takımlardan biri olmamasına rağmen şu an 5 puan farkla lider gidiyor olması, bütçenin pekte önemli olmadığının işareti. Faka Avrupa Kupalarına katıldıklarında karşılarına çıkacak tablonunda bir nevi özeti.

Bursaspor'un kadrosuna 34 milyon 800bin euro tahmini değer bişilirken Avrupa'nın üst düzey liglerinin liderlerinin değerleri şöyle:
La Liga'nın lideri Real Madrid 473 Milyon 500bin euroluk değeriyle, liginin lideri olmasının yanı sıra Avrupa'nın da en değerli klüplerinden biri olarak göze çarpıyor.
Premier Lig'in lideri Manchester United ise 376 milyon 750bin euro kadro değerine sahip olmasının yanı sıra, Chelsea'nin ardından liginin en değerli 2. takımı.
Diğer liglerin liderlerinin kadro değerleri ise şöyle:
İtalya Inter 354.250.000
Almanya Bayern Münih 243.850.000
Fransa Bordeaux 139.600.000
Portekiz Benfica 124.050.000
Rusya Rubin Kazan 82.250.000
Hollanda Twente 53.050.000
İlginç bir bilgi olarakta: Değeri 75 milyon Euro olarak gösterilen Cristiano Ronaldo'nun tek başına değeri, mevcut koşullarda Bursaspor'un kadro değerinin 2 katı olarak göze çarpıyor.

Avusturalya - Albert Park

Avusturalya Grand Prixi'nin dönüleceği Albert Park pisti; Melborne şehrinde bulunan Albert Park'ın yollarının, trafiğe kapatılıp bariyerlerle çevrilmesi sonucu oluşmuş bir yarı-cadde pist.
Pistin genel durumuna bakıldığında pist cadde pisti durumunda olmasından dolayı tümsekli ve pis bölümlere sahip. Ortalama dönüş açısının 85 derece olduğu pist bu bakımdan, sezonun en düşük 3. ortalama dönüş açısına sahip pisti. Frenlere fazlasıyla yükün bineceği pistte, araçların tam dolu depolarla başlıyacağıda düşünüldüğünde, frenleri soğutmak pilotlar için büyük sorun olucak gibi duruyor. Pist uzun düzlüklere sahip olmasada, motorlara fazla yük binmesine sebep oluyor.
Melborne coğrafi konumu ile ortalama 25^C hava sıcaklığına sahip ve buda motorların dış koşullar nedeniyle ısınmasına engel oluyor. Fakar pist içinde hava akımının fazla olmaması sebebiyle kısa düzlüklerdeki hızlanma ve yavaşlamalarda motorlara fazladan bir yüklenme durumu oluşmasıda muhtemel.
Pistin özellikle ilk virajı, ilk turda viraja sığmaya çalışan otomobiller ve geç frenajlar nedeniyle kaza riskinin en yüksek olduğu nokta.

Pist tarihine bakıldığında; en başarılı pilot 4 zaferle Micheal Schumacher ve en başarılı takım ise 10 galibiyet ile McLaren.
Avusturalyada son 5 sezonun kazanaları:
2009- Jeson Button - Brawn Gp
2008- Lewis Hamilton - McLaren
2007- Kimi Raikkonen - Ferrari
2006- Fernando Alonso - Renault
2005- Giancarlo Fisichella - Renault

Zirve Rüzgarları

Bursaspor sezona Avrupa Kupalarına katılma hedefiyle girmişti. Geçen sezon Avrupa'ya gitmeyi ucu ucuna kaçıran Bursaspor, sezon başında bütün yatırımlarını bu yönde yaptı. Ertuğrul Sağlam'ın geçen sene oturttuğu sistemi bozmadan üstüne düşük maliyetli fakat yüksek performanslı oyuncularla takviye yaparak sezona hazır bir şekilde başladılar.
Sezon başından itibaren zirveyi yakından takip eden ve puan farkının açılmasına izin vermeyen Bursaspor, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın puan kaybettiği haftalarda arkadan sessizce yaklaşıp birden liderliğe oturdu. Tabiki bunu rakiplerin puan kayıplarına veya tesadüfe bağlamak Bursaspor'a hakaret olur, çünkü takım sezon başından beri istikrarlı ve oturmuş oyun yapısıyla güzel ve sonuca giden bir oyun ortaya koyuyor.
Takım sezon başından beri şampiyonluk lafını ağza almayarak, hedeflerinin Avrupa Kupalarına katılmak olduğunu söylesede, taraftarlar şampiyonluk şarkılarına başlamış durumda. Futbolcular ne kadar şampiyonluktan konuşmayarak bu strese girmekten kaçınsalarda, son haftalarda takım galip gelmek zorunda olmalarının stresini yaşıyor.
Manisa maçında öne geçtikten sonra orta saha ağırlıklı bir futbola dönülüp skorun korunmaya çabalaması ve Denizlispor maçınının son dakikalarında maç 2-0'ken şampiyonluk şarkılarıyla birlikte maçı hafife aldıkları dakikada maçın 2-1 e gelmesi ve takımın elinin ayağının dolaşmasıda buna büyük bir kanıt durumunda.
Zirvede rüzgarlar sert eser; çünkü göz önünde olan takımlar, zaten eleştiri üzerine kurulmuş olan spor medyasının, eleştiri oklarından kurtulamazlar ve eleştirilerde alışık olmayanlar üzerinde gereksiz stres ve heyecana sebebiyet verir. Bursaspor eğer sezon başında oynadığı sakin, kendine güvenen futbola geri dönemezse; kaybedeceği 1 puan bile gereksiz bir heyecana sebebiyet olabileceğinden dolayı bir çığ gibi büyüyerek birden bir düşüşe sebebiyet verebilir. Önlerinde ki Sivasspor örneğine bakarak ders alabilirse eğer sezon sonunda çok rahat bir şekilde şampiyon olarak amaçlarına ulaşabilirler.

Bursaspor'a yapılan en büyük ayıp ise bu hafta federasyon tarafından yapılan ayıptır. Hangi ligde, ligin liderinin pazartesi ve cuma günleri maç yapıldığı görülmüş ki? Bu da TFF'nin Bursaspor gerçeğini hala idrak edemediği veya idrak etmek istemediği manasına geliyor.
Bursaspor'un bundan sonra kolay ve avantajlı bir fikstürü yok .
İstanbul BŞB - : - Bursaspor
Bursaspor - : - Antalyaspor
Gençlerbirliği - : - Bursaspor
Bursaspor - : - Gaziantepspor
Galatasaray - : - Bursaspor
Bursaspor - : - Kayserispor
Ankaraspor - : - Bursaspor
Bursaspor - : - Beşiktaş

Bugün oyananıcak İBB maçı, Bursa için dönüm noktası olabilecek bir maçtı. Fakat İBB'nin dün yaşanan olayların ardından bu maça psikolojik olarak hazır olması zor gibi duruyor. Ayrıca taraftarı olmayan İBB'nin kendi evinden oynamasına rağmen Bursalı taraftarların akın ediceği bir stadda oynuyacak olmasıda büyük dezavantaj onlar adına.
Bursaspor, Galatasaray maçına kadar oynayacağı 4 maçtan 10 puan civarı, bir puan çıkarabilirse eğer sezon sonunda rahat rahat şampiyonluk ipini göğüsler ve yıllardır beklenen Anadolu'nun şampiyonu olur.

Bursa şampiyon olursa ne mi olur ??? O da şampiyonluktan sonra, şu an konuşmak için daha çok erken.

Derbilerin Derbisi:Superclasico




Geçen hafta pazar günü televizyon karşısına gecip derbilerin derbisini izleyecektim.Maç başladığında biraz korkmuştum çünkü yağmurdan ertelenebilirdi.Hakem bir süre oynattı maçı ama artık top gitmez oldu ve maçı tatil etti.Ve benim pazar akşamı maç izleme zevkim gitti.Ertelenen maç dün oynandı.unuttuğum için izleyemedim.Derbilerin derbisini Gary Medel'in golleriyle Boca Juniors kazandı.Maçı izlemediğim için bir yorumda bulunamacağım.O yüzden gollerin videosunu koyarak bu eksikliği giderebiliriz.


Hafta Sonu Futbol



26 Mart Cuma

20.00 Bursaspor – İstanbul Belediye (LİG TV)
21.30 Bochum – Frankfurt (TRT 3)

27 Mart Cumartesi

16.30 Hearts – Rangers (FUTBOL SMART)
17.00 Chelsea – Aston Villa (SPORMAX)
19.00 Roma – Inter (NTV)
19.00 West Ham – Stoke City (SPORMAX)
19.00 Beşiktaş – Eskişehirspor (LİG TV)
19.30 Bayer Leverkusen – Schalke (TRT 3)
19.30 Bolton – Manchester United (SPORMAX)
21.00 Mallorca – Barcelona (NTVSPOR)
21.00 Palmeiras – Mirassol (SPORMAX)
21.45 Twente – Sparta Rotterdam (FUTBOL SMART)
22.15 Benfica – Braga (EURO FUTBOL)

28 Mart Pazar

14.30 Samsunspor – Altay (D SPOR)
15.30 Ajax – Groningen (FUTBOL SMART)
16.30 Hoffenheim – Freiburg (TRT 3)
18.00 PSG – Boulogne (KANAL A)
18.00 Liverpool – Sunderland (SPORMAX)
18.30 Mönchengladbach – Hamburg (TRT 3)
19.00 Galatasaray-Fenerbahçe (LİG TV)
22.00 Lille – Montpellier (KANAL A)
22.00 Corinthians – Sao Paulo (SPORMAX)
22.00 Real Madrid – Atletico Madrid (NTVSPOR)

29 Mart Pazartesi

20.00 Karşıyaka – Karabük (D SPOR)
20.00 Kayserispor – Trabzonspor (LİG TV)
21.45 Newcastle – Nottingham Forest (FUTBOL SMART)
22.00 Manchester City – Wigan (SPORMAX)

25 Mart 2010 Perşembe

Milan'da Yaşlanmak İstiyorum


"İki şeyden çok eminim. Birincisi, ömrümün sonuna dek Milan'da kalmak istiyorum. Milan formasıyla Avrupa'da en çok gol atan oyuncu olmak istiyorum. Milan artık hayatımın bir parçası. Ancak ikinci emin olduğum şey, bu sezon gibi bir sezonu bir daha yaşamak istemediğim. Devamlı oynamak istediğimi söylemiyorum, garanti istemiyorum, ancak pozisyonumun ne olduğunu bilmeliyim. Kulüp için hâlâ önemli olduğumu hissedersem kalırım."

Filippo Inzaghi

O Anlar # 27



Michael Jordan 1988 smaç yarışmasında NBA smaç yarışmaları tarihinin en güzel smaçlardan birini yaparken.

Serbest atış çizgisinden yükselerek yapmıştı.O smacı birkez daha izlemek isteyenler için işte videosu.

Kopyaladık - Yapıştırdık

Ross Brown daha önce yaptığı açıklamada McLaren arka kanadını kopyalayabilceklerinden bahsetmişti.

Fakat Sauber, Ross Brown'un Mercedes Gp'isindan daha önce davranmış. McLaren'in "F-duct" adını verdiği ve düzlüklerde ekstra aerodinami sağlayan arka kanat tasarımını Bahreyn Gp sonrasında kopyalarak kendi araçları için uygun hale getirmişler. Takımdan gelen açıklamalar kopyaladıklarını doğrularken, Avusturalya'da kullanıp kullanmama kararına varamadıkları yönünde.
Eski McLaren, yeni Sauber pilotu olan Pedro de la Rosa ise bu kopyalama olayı hakkında açık konuşmuş:
"Herşeye açık fikirli olmalıyız. Henüz tasarımı test etmedik. İlk fırsatta deneyeceğiz. Çalıştığından emin olmamız lazım"

Aragones ve Sevilla

Elindeki yıldızları tutabilmek ve son yıllarda yaşadığı yükselişten sonra düşüşe geçmemek isteyen Sevilla; ligdeki kötü gidişin sorumlusu olarak gösterilen teknik direktör Jimenez'in görevine son verdi. Kimin geleceği soruları sorulmaya başlamışken, Sevilla anlaşma masasına yakından tanıdığımız bir isim olaran Luis Aragones'i çağırdığını açıkladı.
Dün yapılan görüşmeler sonucunda Aragones ile Sevilla'nın anlaşamadığı fakat Sevilla'nın kendisine 1 gün daha süre verdiği söylenmişti. Bugün ise Aragones, Sevilla'yı reddettiğini bildirdi. Sebep olarakta; Sevilla başarılı olması halinde devam şartı koymak isterken, Aragones'in ise 1,5 yıllık garanti kontrat istemesi olarak gösteriliyor.
Belki geçen sezon başında olsaydı Aragones bu kontratı kesinlikle kabul edebilirdi. Fakat Fenerbahçe ile imzaladığı yüksek gelirli, garanti paralı ve uzun süreli kontrattan sonra, Sevilla'nın önerdiği gibi kontratları reddetmek kendisine pek dokunmuyor olsa gerek. Nede olsa kendisi torunlarına bile yetecek miktarda parayı 1 sezon boyunca klübede uyuyarak kazandı, neden kendini strese soksun ki...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails