18 Ekim 2010 Pazartesi

Servet vs Baros, Yönetim vs Rijkaard

Servet'in, kısıtlı yetenekleri bu ülkede futbolla ilgilenen herkesin bildiği bir durum fakat Servet'i milli takıma çıkartan, önceki senelerde takımı için değişmez adam yapan şey oynama azmi, tekmeye kafa uzatacak yapısıydı. Fenerbahçe'den ayrılıp Galatasaray'da kendisini bulduğu sezonda, herkesin taktir ettiği şey Servet'in pek çok sakatlığı olmasına rağmen 90 herşeye rağmen oynamak için çabalıyor oluşuydu. Yoksa Servet, hızlanmamış yada kıvraklaşmamıştı, hala ayağına top geldiğin taraftar bir an önce kaptırmadan birine pas atsın diye gözüne bakmaya devam ediyordu.

Neyse, Servet'i zaten bilen biliyor. Geçen sene yavaş yavaş gözden düşmeye başlayan Servet, sezon sonunda Marsilya'dan yılan hikayesine dönen transfer teklifi aldı, Marsilya'da değişen yöneyim nedeniyle gidemedi. Servet'inde kafası büyük oranda Avrupa'da oynama hayallerinde kalınca Rijkaard'ın gözünden düştü. Rijkaard, Servet arasındaki bu soğukluk, 2 hafta önce Servet'in kadrodışı bırakılmasına kadar da devam etti.

Gelelim, Galatasaray-Ankaragücü maçına; Rijkaard, denize düşan yılana sarılır misali Servet'e güvenmek zorunda kaldı ve maça ilk 11'de başlattı. Maskeyle oynadığı maçlarda zaten fiziğini düzgün kullanamayan Servet, mental olarak da maça hazır olmayınca takımının en zayıf halkası ve takımı yakan kişi konumuna gelmiş oldu. Hareketlerde art niyet aramak haksızlık yada kolay yol gibi görünebilir fakat Servet'in bugün oynadığı oyuna baktığımızda insan ister istemezi arasının soğuk olduğu Rijkaard'ı göndermek için mi bu kadar kötüydü sorusunu sormadan edemiyor. Yinede profesyönel ve milli takımda oynayan bir futbolcu için bunları düşünmek gerçekten acı verici bir durum.
Takımın kalanı çok mu iyidi de Servet takımı yaktı olarak düşünecek olursak eğer, Baros'u ayrı bir yere koyarsak; Galatasaray yine son zamanlarda alışkanlık haline getirdiği şekilde ruhsuz ve pek istekli olmayan bir oyun yapısındaydı. Ortasahada Mustafa Sarp'ın kendisinden bekleneni yapıp ileri çıkıp, hücumda takımını rahatlatmak istediği zamanlar oldu, fakat o bölümlerde de hatalı paslarına devam ettiği gibi geri gelmesi sorun olunca ortasahada takımın açık vermesine sebep oldu. Diğer yanda ise maça kaptan olarak çıkan Ayhan Akman, sarı kartı olmasına ve takım 10 kişi olmasına rağmen topsuz alanda rakibiyle didişmeye devam ediyordu.Aslında Galatasaray'da son zamanki kriz içerisinde değişen pek bişey yoktu sahada.
Baros'u ayrı bir yere koymuştuk; Servet hata yaptıkça Baros adeta çoştu, takımda ayakta kalan tek oydu, galibiyete inanan da, fakat tek bir oyuncunun çıkıp maç kurtardığı dönemlerin artık geride kaldığı dünya futbol mantalitesinde Baros yapabilceği maksimum şeyi yaparak attığı 2 golle takımının ümitlenmesini sağlasada, defans olarak dökülen ve toplu ileride tutamayan Galatasaray 2-4 mağlup olmaktan kurtulamadı.
Geçen sezona hızlı başlayan, sezon ortasından itibaren ivmesini kaybeden, Avrupa Ligi'ne elemelerde veda eden ve sezona düşüşü devam ederek başlayan Galatasaray'da; Ankaragücü karşısında alınan mağlubiyet ve oynanan isteksiz futbol nedeniyle Rijkaard eleştirilen isimlerin en başında gelmeye başladı ve Galatasaray Yönetimi yarın olağanüstü toplanarak bu konuların görüşüleceğini açıkladı.

Halbuki, sezon başında Adnan Polat, NTVspor'da canlı yayına çıkarak, ne olursa olsun Rijkaard'ın arkasındayız hatta sezon sonunda 3 senelik daha anlaşma imzalamayı düşünüyoruz, O'nu bırakmıycaz şeklinde konuşmuştu.
Fakat 1,5 senedir Türkiye'de olan ve hala kafasındaki sistemi sahaya yansıtamamış olan Rijkaard artık topun ağzındaki isim sıfatını almış durumda. Şimdiden kulislerde Ersun Yanal adı, tribünlerde ise Fatih Terim ismi geçmeye başladı, halbuki daha mağlubiyet alınalı 3-4 saat bile olmadı.

Olaylara Rijkaard tarafını, aslında yarın yönetim kurulundan çıkacak karar doğrultusunda detaylıca incelemek lazım. Yönetim için ise durum şu an çok karışık durumda; bir yanda sezon başında ne olursa olsun göndermiycez güvenimiz tam denilen teknik direktör için olağan üstü toplantı yapılacak ve belki de gönderilecek. Böyle bir senaryoda ise yönetim, canlı yayında söyledikleri yüzünden tükürdüğünü yalamak zorunda kalıcak. Öte yandan haftaya Galatasaray için ligin en kritik maçlarından olan Kadıköy'de Fenerbahçe derbisi var ve derbi öncesi teknik direktör değiştirmek çok riskli bir hamle çünkü Kadıköy'de alınabilecek 2-3 farklı bir galibiyet bile yönetimin koltuğunun sallanması anlamına gelir.

Sonuç olarak nerden bakılsa yönetim için iki ucu pis bir deynek sorunu mevcut. Eğer bugün bütün takım Baros gibi hırslı oynasaydı, Galatasaray bütün dertlerini unutmuş şekilde Kadıköy'e doğru yola çıkmış olucaktı. Derbi öncesi karışan Galatasaray'ın en azından önümüzdeki 1 haftayı kapsıycak olan acil eylem planı büyük ihtimalle yarın Galatasaray yönetim kurulu tarafından verilecek. Ne kadar bazıları çoktan Rijkaard'ı yollamış olsa da, bence Rijkaard'a son bir şans olarak derbi verilecek, eğer 10 yıldır alamadığı puanı Kadıköy'den kopartmayı başarırsa sezon sonunu görebilir, eğer mağlup olursa gider. Ama olurda Kadıköy'de bir fark yerse o zaman Adnan Polat'ta dahil bütün Galatasaray üst kadrosunu değişmiş şekilde görebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails