Ankaragücü maçının ardından konuşulmaya başlanan, dün yapılan yönetim kurulu toplantısında karar bağlanan; Rijkaard'ın gönderilmesi, bugün resmi olarak duyuruldu. Geçen sezonun başında devrim yapması için getirilen, sezon başında Adnan Polat'ın ne olursa olsun arkasındayız dediği Rijkaard bugün itibariyle görevinden ayrılmış oldu.
Rijkaard'ın gönderilmesinin sebeplerini iki açıdan incelemek lazım, Rijkaard'ın sebep oldukları, yönetimin sebep oldukları.
2 sezon önce Skibbe'nin yollanması ve ardından Bülent Korkmaz'ın başa geçmesi ve takımın ligi 5. sırada bitirmesinin ardından, takıma sistem oturtacak, 2000 sonrasında yaşanan birikmiş sorunların üstesinden gelecek ve takıma uzun yıllar hizmet edebilecek bir teknik adam arayışı sonrasında Rijkaard, o günün koşullarında Galatasaray için ideal bir teknik direktördü.
Rijkaard geldiğinden beri bazen haklı, bazen haksız şekilde çok fazla eleştiri aldı. Bu eleştirilerin sebebi de kendisinden beklentinin fazla olmasıydı.
*Rijkaard'ın ilk yanlış hamlesi 4-3-3 diretmesi oldu, geçmişte oynattığı tüm takımlarda bu sistemi oturtan, bu sistemle Roterdam'ı küme düşüren fakat Barcelona'yı şampiyon yapan bir hocaydı. Ligi yeteri kadar incelemeden, elindeki oyunculardan bu taktikle ne kadar verim alabileceğini hesaplamadan körlemesine bu taktiğe girişti ve başarısız oldu.
*Geldiği ilk zaman, kampı kaldırdı. Çünkü profesyonel futbolcuların kamp olmadan da yeterli disiplin içinde olacaklarına ve taktiksel olarak hazır olacaklarına inanıyordu.Barcelona da olay belki böyleydi ama Türkiye'de profesyönellik algısının farklı algılanması ve insanların sürekli işten nasıl kaytarırım düşüncesinden dolayı, kampsız sistem oyuncuların disiplinleri açısından sorun yaratma potansiyeline geldi, üstüne medya baskısı da eklenince kamp sistemine geri dönüldü.
*Barcelona'da zamanında yaptığı, kangreni sorunlu bölgeyi tespit edip ne pahasına olursa olsun kesme işini düzgün yapamadı. Aslında bunu Barcelona'da da son sezonunda verimli yapamamasından dolayı Barcelona'dan ayrılışı hızlı olmuştu. Takım içinde ki sorunlu ve gruplaşan oyunculara ulaşamadı bu sorunları temizliyemedi. Yönetimi bazı oyuncuları kayıran yapısından dolayı da bu konularda yönetim baskısı yedi.
*Bir türlü düzgün bir tercümanla çalışamadı, söyledikleri sürekli yanlış çevrildi, yanlış çeviriler süpekülasyon yarattı boş yere medya baskısıyla karşılaştı. İstediğini bir türlü dile getiremedi, değişen tercümanıyla birlikte bu seferde tercüman bazı yerleri değiştiriyor iddaaları ortaya atılıp yüklenilmeye devam etti.
*Medya tarafından babası öldüğü için bile eleştirildi. Cenaze töreni için aldığı izin için bile suçlanıcak duruma geldi.
*1,5 yıl takımın başında kalmasına rağmen bir türlü sistemi oturtamadı, takımın belirli bir diziliş içinde, istenilen şekilde oynadığı maç sayısı 2 elin parmaklarını geçmedi.
*Takım hep motivasyon açısından geride kaldı, 1-2 futbolcu dışında istekli oynayananın olmadığı çok maçlar oynattı. Görünen bir sorun olmasına rağmen bir türlü bu soruna neşteri vuramadı.
Rijkaard'ın; Galatasaray geçmişine baktığımız da, yönetimin hamlelerini bir kenara koyarsak eğer; beklentinin çok altıdna kaldığını görüyoruz. Takımın bir türlü düzgün top oynamadığı, üst üste 3 pas yapamadığı, düşük motivasyon içinde kendi kendine eridiği, futbolcuların aralarında sorunlu olduğu ... bir dönem. Barcelona'da izlettirdiğinin yarısını bile Türkiye'de izlettiremedi. Evet bunda yönetimin hatalarının payı da var fakat, Rijkaard'da hiç bir zaman Süper Lig'e uygun hamleler yapamadı, başarısızlığı göz önünde olmasına rağmen sisteminden ödün veremedi. Akla ister istemez Barcelona'da O'nun bu kadar başarılı olmasını sağlayan şey sadece kadroymuş, demek ki Rijkaard gözümüzde büyüttüğümüz kadar başarılı değilmiş düşüncelerini getirdi.
Yönetimin hiç mi hatası yoktu; aslında başarısızlığa giden yolda en büyük hataları yönetim yaptı, Rijkaard da bu hataları düzeltemedi.
*En başında, teknik direktörümüz böyle yapıyorsa haklıdır, arkasındayız diyemedi ve kamp sisteminin devam etmesi için baskı yaptı.
*Yanına bir türlü düzgün tercüman veremedi.
*Medyada özel hayatının bile eleştirildiği dönemde hiç kimse çıkıpta, teknik direktörümüzün özel hayatının takımıza olumsuz etkisi yoktur diyemedi.
*Takım içinde otoritenin sahibi olması gerekn kişi Rijkaar'ken sürekli Arda önplana itildi.
*Takımın sorunlarına yönelinceğine, medyada çıkan her eleştiriye Aslantepe cevabı verilerek sürekli göz boyaması yaptılar.
*Fakat yönetimin en büyük hatası transfer konusunda oldu ki takımın aslında şu an başarısız olmasının en büyük sebebi de yapılan yanlış transferler ve lüzumsuz transferler oldu.
-Takımın Baros'un da sakat olduğu bir dönemde, yabancı hakkı açılamsı için yedek forvet Nonda gönderildi. Yerine Avrupa maçlarında oynamayacağı bilinmesine rağmen Jo kiralandı, zaten özel hayatı sorunlu olduğu için EPL'de sorun yaşıyan Jo, kiralık geldiği ülkemizde de disiplin sorunları gösterince başarılı olamadı, takımı forvetsiz bıraktı.
-Kewell'in sakatlığı sonucu, kanat adamı olmaması nedeniyle Dos Santos kiralandı. Yarım sezonda pek büyük varlık gösterememiş olmasına karşın yinede yeteneği olduğunu göstermeyi başardı, Rijkaard istemesine rağmen, opsiyonu kullanılıp transfer edilmedi.
-Takımı ileri taşıyan, fizik gücüyle rakibi yıpratan Keita disiplin sorunları nedeniyle gönderildi. (Rijkaard'ın bu konuda kalmasını isteyip istemediği hakkında pek bilgim yok) Yerine Fransa'da disiplinsizliği nedeniyle eleştirilen, sürekli uzun süreli sakatlık geçirme riski olan Pino alındı, verimsiz oldu.
-De Santis, Rijkaard gelmeden gönderilmişti, yerine Leo Franco alındı. Kalede mucizeler(!) yarattı. Leo Franco'dan sonra yeni sezona yerli kaleciyle devam etme kararı alındı, kalede beklenen performans alınamadı. (Rijkaard'ın kaleci istemiyorum, elimizdekiler gayet iyi dediğini de hatırlatmak lazım bu konuda)
-Servet'in yanında, adı cam adama çıkan Gökhan Zan alındı, sakatlığı nedeniyle bir türlü düzenli forma giyemedi.
-Beklere yedek transferi yapılmadı, Sabri ve Hakan Balta'nın sakatlıklarında takım bek konusunda büyük sıkıntı yaşadı. Daha sonra olaylı bir şekilde alınan Ali Turan bu mevkide adeta yokları oynayınca, kanat ataklarında takım dağıldı.
-Ortasahaya savaşçı ve oyunu iki yönlü oynayabilecek adam alınmadı. Mustafa Sarp, Ayhan Mehmet Topal, 3 defansif orta saha gibi oynadı, ilerinde katkı veremedi. Loric Cana savaşçı ortasaha olarak alındı, istenilen performansı veremeyince Rijkaard'ın gözüne giremedi, Karabük maçında daha ilk yarının ortasında oyundan alındı.
-Lincoln sonrası oyun kurucu, takımı ortasahadan ileri taşıycak eleman olsun diye Elano transfer edildi, Brezilya milli takımında döktüren Elano, Türkiye'de döküldü. Mental problemlerinin üzerine gidilmedi, oyuncu kendi haline bırakıldı.
-Elde Elano olmasına rağmen, Misimovic transferi yapıldı, Elano'dan alınamayan verim, Misimovic'ten de alınamaz oldu, takım resmen Elano'yu aradı.
-Baros'un yedeği olarak, Mehmet Batdal alındı. Süper Lig tecrübesi olmayan, 1.ligden gelen oyuncu, takımı taşıyacak forvet kimliğinin çok uzağında kaldı.
-Beşiktaş'ta tutunamayan ve başarılı olamayan Serdar Özkan bonservisi olmadığı için transfer edildi. Beşiktaş döneminin üzerine hiç bişey koymamış olarak Galatasaray'da da yokları oynadı.
Sonuç olarak uzun bir aradan sonra ilk defa transfer için kesenin ağzını bu kadar açan Galatasaray, yaptığı yanlış transferler takımı ileri götüreceğine geriye götürmüş oldu. Daha önce Gerets döneminde eldeki ortalama oyunculara rağmen başarıyı gören taraftarlar da kaliteli kadroya rağmen başarı gelmeyince, Rijkaard'ın gönderilmesi için tribünden bağırmış ve sonuçta amacına ulaşmış oldu.
Rijkaard'ın yerine gelecek isim şu an büyük ihtimalle Fatih Terim gibi duruyor. Daha önce Lucescu takımı şampiyon yapmasına rağmen, Fatih Terim gelsin diye gönderilmişti ve Fatih Terim'in 2. dönemi kesinlikle tam bir fiyasko olmuştu. Şimdi Rijkaard gidiyor ve Fatih Terim, 3. dönemine hazırlanıyor. Galatasaray'da beklenen devrim ise şimdilik bitmiş gibi duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder