Daha geçen hafta Avrupa Ligi'ne 4/4 katılma hayalleri kurarken, Türk futbolu bu kesin bir fire veririz ama 3/4 olur en kötü ihtimalle yorumları yaparken; nasıl oldu da sadec tek takımla Avrupa Ligine katılmayı becerebildik?
Elenen 3 takımımızdan, en suçsuz olanı kesinlikle Trabzonspor. Şenol Güneş'in oturttuğu sistem ve yarattığı kadro ile yeni bir kimliğe bürünen Trabzonspor, İngiltere'de de Trabzon'da da rakibiyle dişe diş mücadele etti, çabaladı. Elinden geleni yaptı Trabzonspor fakat, EPL'nin Süper Lig'den fazlasıyla kaliteli bir lig olması ve oyuncuların fizik güçlerinin liglerinden kaynaklı olarak çok yüksek olması nedeniyle son dakikalarda Trabzonspor oyundan düşmeye başlayınca Liverpool turu getirecek skoru yakalayabildi. Eğer ligimiz daha kaliteli bir lig olsaydı, Trabzonspor alışık olduğu düzende gücünü daha ekonomik harcamayı öğrenmiş olur ve yorulmaya başladıkça oyun disiplininden kopmazdı.
Herşeye rağmen, Trabzonspor Liverpool'dan fark yer diyenlerin aksine, Trabzonspor rakibiyle kafa kafaya oynayıp elenerek, elenmesine rağmen bir nebze olsun taraftarını sevindirmiştir.
PAOK kesinlikle Fenerbahçe kalitesinde bir takım değil, fakat turdan gülerek ayrılan taraf da onlar oldu. Kadro kalitesi olarak Fenerbahçe'nin ayarında olmasalar da disiplinli oyunları ve mücadele azimleri sayesinde tur atladılar. Fenerbahçe'de sorunlar geçtiğimiz 4 yıldır aynı aslında. Bir önceki sezonun ardından toparlanma ve karar verme aşamasında geç kalan Fenerbahçe, erken başlayan elemelerde her zaman tökezliyor (bkz. 2006 sezonu, Fenerbahçe - Dinamo Kiev eşleşmesi). Teknik direktör değişiminde kaybedilen zaman, forvet transferinin ŞL'den elenene kadar yapılamamış olması, Appiah'ın gidişinden beri ortasahaya savaşıcak adam alınamamış olması, geçici çözümlerle o bölgenin yamanmış olması... Böyle uzar gider liste. Fenerbahçe'de teme sorun geçmişten ders alınamaması. Yoksa Fenerbahçe özellikle Kadıköy'deki maçta bi 10-15 dakikalık periyod dışında gayet güzel oynadı, maçı rakip kaleye yığdı, çok gol kaçırdı. Belki şans biraz Fenerbahçe'nin yanında olsaydı bugün PAOK karşısında alınan destansı farklı bir galibiyeti konuşuyor olucaktık, fakat sorunları da göz ardı etmiş olcaktık.
Trabzonspor ve Fenerbahçe'ye nazaran daha avantajlı bir skorla sahaya çıkan Galatasaray ise en yıkıcı sonucu aldı. 90. dakikada bulduğu golle tur sevinci yaşarken, 90+3'de topu ağlarında görerek büyük bir şokla yurda döndüler. Galatasaray'da da sorun Fenerbahçe'nin sorununa benzer aslında. Takımın sezonu erken açacağı ve Avrupa Ligi elemesı maçları oynayacağı bilinmesine rağmen, transferin gerekli olduğu bölgelere yeterli transferler yapılmadı. Yöneticiler çıkıp, aceleye getirip 1-2 M € fazla verceğimize biraz daha bekleriz daha transfer sezonu bitmedi tarzında açıklamalar yaptılar, sonuçta Galatasaray Avrupa Ligine veda ederek büyük bir ekonomik yara aldı. Galatasaray yönetimi de küçük hesaplar peşinde koşarken, asıl para kaynaklarından olmuş oldular. Teknik yetersizliği bas bas bağıran ortasahası nedeniyle Galatasaray'da oyunun tüm yükü zaten Kewell, Arda ve Baros'un sırtına biniyordu. Kewell olmayınca, Arda ve Baros ise etkisiz bir oyun sergileyince Galatasaray varyasyon yaratamadığı gibi oyun hakimiyeti konusunda rakibinin gerisinde kalınca, elenmek kaçınılmaz oldu. Futbolun şansının yardım ettiği son dakikada bulduğu golün sevinci bile, 90+3'deki basit hata nedeniyle 2 dakika sürdü. Oyun disiplininden kopmuş ve topsuz oyun kadar toplu oyunda da etkili olamayan Galatasaray için tehlike çanları ciddi bir biçimde çalmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder