6 Eylül 2010 Pazartesi
Sıradaki Rakibimiz Slovenya
2010 FIBA Dünya şampiyonası'nda emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz.Yeni Zelanda beklenirken Fransa'nın gelmesi herkesi biraz tedirgin etti.Çünkü muhtemelen bizler ve özellikle teknik ekip Yeni Zelanda takımıyla ilgili notlar tutmuştur.O yüzden Fransa'nın gelmesi oyuncular üstünde gerginlik oluştumuştur ki bu da normal.Bu gerginliği maçın başında hemen hissettik.Hücumda ve savunmada maçın ilk dakikalarında biraz zorlandık ve açıkcası maçın başında bu durum beni tedirgin etti.O tedirginliği üstümüzden attıktan sonra özellikle Ömer Onan ve Kerem Tunçeri'nin topa yaptığı baskıya bir de Hidayet'in sorumluluk almasıyla bir anda Milli Takımımız öne çıktı.Tanjevic'in başarıyla uygulattığı alan savunması Fransa'yı epey zorladı.Önemli oyuncularının olmaması özellikle oyun kurucu pozisyonunda tamamen atletik özelliklerini kullanarak hücum ribondlarını kovalama ve üçlük çizgisinin gerisinden atacakları şutları akıbetine göre oynayan Fransa'nın yapacağı birşey kalmadı.Fransa kilitlenince Milli Takımımız aradaki farkın da etkisiyle rahat bir oyun oynadı ve çeyrek finale çıkmayı başardı.Çeyrek finale çıkarken de ilk beş oyuncumuzu 4.periyotun tamamında dinlendirdik ki bu daha önemliydi.
Maçtaki tedirginliğimizi atmamızda Hidayet'in rolü çok büyük.şu ana kadar beklenen performansı gösterememişti.Hücumdan bahsediyorum.Oyunda diğer işleri yapsa da bir maçta Hidayet'in hücum performansına ihtiyacımız olacaktı.Açıkcası bu ihtiyacın bu maçta çıkacağını sanmıyordum ama takım biraz bocaladığından Hidayet sorumluluk almak gerektiğine karar verdi ve gerekli katkıyı yaptı.Hidayet'in birşeyler yapacağı ilk periyotta kaçırdığı turnikeden belliydi.Çünkü Hidayet bundan önceki potaya gidemiyordu.Ama dün topu aldı ve güçlü bir şekilde potaya gitti.O anda dedim ki tamam Hidayet bu maçı alır.Sonuç ortada.25 dakika 6/10 saha içi isabetiyle 20 sayı, 4 ribond ve 3 asist.Teşekkürler Hidayet.Aynı performansı Slovenya maçında da bekliyoruz.Zira Fransa maçından daha gerekli olacak bu performans.
İhsan Bayülken çok güzel ifade kullanıyor."Sinan 5 dakika oynadığında 15 dakika oynamış hissi veren bir basketbolcu."Hakikaten öyle.Ne zaman oyunda bir enerji düşmesi olsun hemen Sinan oyuna giriyor ya top çalmalarıyla ya da hücumdaki katkısıyla takımı şahlandırıyor.Dün de sıra hücuma katkı yapmasıydı.Dün top çalamasa da 8/10 gibi bir yüzdeyle oynadı ve takıma bir enerji getirdi.Kerem'in sakatlığı biraz korkuttu ama Sinan'ı görünce en azından Slovenya maçında zorluk çekmeyiz.Kerem'in iyi olduğu söylense de sonuçta %100 olmayacak.Görülüyor ki olası sıkıntı anında yine Sinan'ın hem seyirciyi hem de takımı ateşlemesini bekleyeceğiz.
Seyircilere de birşeyler söylemek istiyorum.Dün belki maç erken farka gitti ama izlediğimde hiç de ev sahibimişiz gibi bir hissiyat vermiyor.Öyle oturmuş ve o anki duruma göre ya ıslıklıyorlar ya da alkışlıyorlar.Buraya kadar taraftar desteğine hiç ihtiyaç duymadık ama bundan sonra taraftar da gücünü göstermeli.Özellikle çarşamba günü Slovenya ile oynayacağımızı düşünürsek ev sahipliğini Slovenlere kaptırmamalıyız.
Etiketler:
2010 dünya şampiyonası,
fransa,
hedo türkoğlu,
sinancan güler,
slovenya,
türkiye
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder